NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
22 - (1475) وحدثني
أبو الطاهر.
حدثنا ابن
وهب. ح وحدثني
حرملة بن يحيى
التجيبي
(واللفظ له).
أخبرنا عبدالله
بن وهب.
أخبرني يونس
بن يزيد عن
ابن شهاب. أخبرني
أبو سلمة بن
عبدالرحمن بن
عوف ؛ أن عائشة
قالت:
لما
أمر رسول الله
صلى الله عليه
وسلم بتخيير أزواجه
بدأ بي. فقال:
"إني ذاكر لك
أمرا. فلا
عليك أن لا
تعجلي حتى
تستأمري
أبويك" قالت:
قد علم أن
أبوى لم يكونا
ليأمراني
بفراقه. قالت:
ثم قال: إن
الله عز وجل
قال: { يا أيها
النبي قل
لأزواجك إن
كنتن تردن
الحياة
الدنيا
وزينتها
فتعالين
أمتعكن
وأسرحكن
سراحا جميلا.
وإن كنتن تردن
الله ورسوله
والدار
الآخرة فإن
الله أعد
للمحسنات
منكن أجرا
عظيما} [33
/الأحزاب/ 28 و 29]
قال فقلت: في
أي هذا أستأمر
أبوي ؟ فإني
أريد الله ورسوله
والدار
الآخرة. قالت:
ثم فعل أزواج
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم مثل ما
فعلت.
[ش
(بدأ بي) إنما
بدأ بي لفضيلتها.
(فلا عليك أن
لا تعجلي)
معناه لا يضرك
أن لا تعجلي
في الجواب،
ولا
بأس عليك].
{22}
Bana Ebu't-Tâhir rivayet
etti. (Dediki): Bize İbni Vehb rivayet etti. H.
Bana Harmele b. Yahya
Et-Tücîbî de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb haber
verdi. (Dediki): Bana Yûnus b. Yezîd, İbni Şihâb'dan naklen haber verdi.
(Demişki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahman b. Avf haber verdi ki, Âişe şunu
söylemiş :
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e kadınlarını muhayyer bırakması emrolununca benden başladı
ve buyurdu ki:
«Ben sana bir şey söyleyeceğim;
ama ebeveyninden emir almadan (cevap vermeye) acele etmeyebilirsin.»
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) annemle babamın ondan ayrılmamı emretmeyeceklerini pek âlâ
biliyordu. Sonra (sözüne devamla) şöyle buyurdu :
«Gerçekten Allah (Azze
ve Celle): Ey Nebi Hanımlarına şöyle söyle: "Eğer dünya hayatını ve
zinetini istiyorsanız, haydi gelin, sizi donatayım ve güzellikle bırakıp
salıvereyim. [Ahzab 28]
Yok eğer Allah ve
Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, haberiniz olsun ki, Allah içinizden
güzellik edenlere pek büyük bir ecir hazırlamıştır. [Ahzab 29]
Ben hemen :
— Bunun nesi için annemle babamdan izin
isteyecekmişim! Ben Allah île Resulünü ve dar-ı âhireti dilerim; dedim. Sonra
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in diğer zevceleri de benim yaptığım
gibi yaptılar.
İzah:
Bu hadîsi Buhari Sûre-i
Ahzâb'ın tefsiri ile «Talâk» bahislerinde, Tirmizî «Tefsîr»de; Nesâî «Nikâh»da
muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.
Müfessirlerin beyanına
göre Nebi (Sallallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevceleri ondan dünyalık ve bol
nafaka istemişlerdi. Birbirlerini çekememeleri de ona girân geliyordu. Bu
sebeple bir ay onları terketmiş; ilâ yapmıştı. Bu müddet zarfında ashab-ı
kirâmının yanlarına da çıkmamıştı. Hadîste zikredilen âyetler bunun üzerine
nazil oldu.
ilâ: Erkeğin karısına
dört ay yaklaşmayacağına yemîn etmesidir. Fakat burada ondan murad sadece
yemindir.
Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in zevcelerini ne hususta muhayyer bıraktığı ihtilaflıdır. Hasan-ı
Basrî ile Katâde'ye göre bu muhayyerlik boşanma hususunda değil, dünya ile
âhiretten birini tercih içndi. Dünyayı tercîh ederlerse Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) kendilerinden ayrılacak, âhireti dilerlerse ayrılmayacaktı.
Bâzıları muhayyerliğin boşanmakla boşanmamak arasında olduğunu söylemişlerdir.
Hz. Âişe ile Mücâhîd, Şa'bî ve Mukaatil buna kaildirler.
O zaman Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in nikâhı altında, beşi Kureyş kabilesinden olmak
üzere dokuz zevcesi vardı. Bunlar: Âişe binti Ebî Bekr, Hafsa binti Ömer, Ümmü
Habîbe binti Ebî Süfyân, Sevde binti Zem'a, Ümmü Seleme binti Ebî Üıneyye,
Safiyye binti Huyey, Meymûne binti Haris, Zeyneb binti Cahş ve Cüveyriye binti
Haris (Radiyallahu anhûma) hazerâtı idiler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in tahyîr işine Hz. Âişe'den başlaması onun faziletinden dolayıdır.
Nevevî diyor ki: «Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem}'in Hz. Aişe'ye:
— Annenle babandan emir almadan cevap vermeye
acele etmeyebilirsin; demesi, ona ve ebeveynine karşı beslediği şefkatten ve
Âişe (Radiyallahu anha)'nın kendisinden ayrılmaması için onlara nasihat murâd
etmesindendir. Çünkü Hz. Âişenin yaşça küçük ve tecrübesiz olması dolayisiyle ayrılmayı
ihtiyar etmesinden çekiniyordu. O bunu ihtiyar ederse kendisini bırakmak vâcib
olacak, bu suretle hem Âişe, hem ebeveyni ve ona uyan diğer zevceleri zarar
görecekti.»
Hadîs-i şerîf Hz. Âişe
ile diğer ezvâc-ı tâhirâtın menkıbelerine, hayırlı işlere şitâba, âhiret
umurunu dünya işlerine tercihe, insanın arkadaş veya dostuna nasîhatts
bulunmasına ve bu babta âhireti için daha faydalı gördüğü hususu ön plâna
alması lüzumuna delâlet etmektedir.
Bu sayfa’nın
devamı niteliğindeki sayfa için buraya tıklayın